Her geçen gün daha da netleştiği üzere Ukrayna’nın 6 Ağustos’ta Rusya’nın Kursk Oblastı’na girmesi oldukça önemli bir hüviyet taşıyor. Kiev’in Rus topraklarına yönelik beklenmedik operasyonu, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaşın karakterini temelden değiştirebilir. Ukrayna’nın saldırısı en az altı açıdan yeni bir gelişmeyi temsil ediyor.
Birincisi, Kursk saldırısı, Ukrayna için savaşan Rus vatandaşlarından oluşan Özgür Rusya Lejyonu ve Rus Gönüllü Kolordusu gibi daha küçük, yarı düzenli birlikler tarafından Rus topraklarına yapılan önceki piyade baskınlarından farklı olarak, Ukrayna’nın resmi ordusu tarafından gerçekleştirilen büyük ölçekli bir askeri saldırı kimliği taşıyor.
Bu ayrım hem pratik hem de sembolik olarak önemli. Ukrayna yanlısı Rus savaşçıların sınırlı saldırılarının aksine, bu saldırı çok sayıda personel ve geniş bir silah yelpazesi içeren büyük bir Ukrayna askeri operasyonu olarak karşımıza çıktı.
Daha önceki baskınlar da Moskova için utanç verici sonuçlara neden olmuştu. Bunlar sınırlı silahlara sahip paramiliter birlikler tarafından gerçekleştirilen nispeten küçük çaplı baskınlardı. Şimdi ise düzenli Ukrayna ordusu pek çok açıdan Rusların 2014’ten bu yana Ukrayna’da yaptıklarının aynısını yapıyor.
İkinci olarak, Ukrayna’nın Rusya’ya saldırısının ilk günleri Kiev için beklenmedik bir başarıyla sonuçlandı. Bölgeden gelen bağımsız gözlemci raporlarına göre Ukrayna güçleri, Rusya’nın stratejik öneme sahip yaklaşık 1.000 kilometrekarelik bir alanını işgal ederken orta düzeyde asker ve teçhizat kaybına uğradı. Ukrayna ordusunun ayrıca Suca idari merkezi de dahil olmak üzere 74 yerleşim yerini kontrol ettiği bildiriliyor.
Yaklaşık 5.000 nüfuslu küçük bir kasaba olmasına rağmen Suca, Rus ordusu için önemli bir lojistik merkeziydi. Suca’da çarlık döneminde büyük ölçüde Ukraynaca konuşuluyordu ve şehir, 1918’de kısa bir süre için kurulmakta olan Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin ilk başkenti olarak hizmet verdi. Suca aynı zamanda Gazprom’a ait bir ölçüm istasyonuna da ev sahipliği yapıyor ve bu istasyondan Rusya’nın Avrupa Birliği’ne karadan yaptığı doğalgaz sevkiyatının tamamı gerçekleşiyor. İşte bu durumdan dolayı Suca’nın işgal edilmesi Avrupa piyasalarında gergin tepkilere neden oldu ve 6 Ağustos’tan bu yana gaz fiyatları yükseldi.
Gaz, 2014’ten bu yana Suca üzerinden Ukrayna’dan Slovakya’ya ve Orta Avrupa’ya akmaya devam etti. Hem Moskova hem de Kiev, Rusya-AB gaz ticaretinin devam etmesinde ticari çıkarlarını korudular ve muhtemelen korumaya da devam edecekler. Bu da Gazprom’un altyapısı etrafındaki, ister Ukrayna ister Rusya topraklarında olsun her türlü askeri gelişmelerin (kulağa her ne kadar garip gelse de) bu karlı gaz akışına bir tehdit oluşturmayacağını gösteriyor.
Üçüncü olarak belirtilmesi gereken ise Kursk saldırısının Ukrayna’nın 2022 sonbaharında Rus kontrolündeki toprakları kurtarmasından bu yana savaşın en büyük ve en hızlı değişikliğine neden olmasıdır. Yakın zamana kadar her iki tarafın da toprak kazanımları ya da kayıpları daha küçük ve daha az önemli bir hale gelmişti. Fakat Kursk saldırıları sonrasında Rusya ve Ukrayna arasındaki cephe haritası uzun bir aradan sonra ilk kez belirgin bir şekilde değişti.
Dördüncü olarak, Kursk saldırısı 2023’te duraklayan Ukrayna saldırılarının gecikmiş bir uygulaması olarak görülebilir. Hatırlanacağı üzere bir yıl önce Ukrayna’nın misilleme saldırısı başarısız olmuştu. Şimdi ise Ukrayna ordusu, Rusya topraklarında daha başarılı bir girişimde bulundu. Ukrayna birliklerinin Rusya’nın batısına nispeten derinlemesine girmesiyle birlikte savaş bir şekilde yıpratma savaşından manevra savaşına doğru kaymış durumda.
Beşinci ve belki de daha önemlisi, Kursk saldırısıyla birlikte Rusya ve Ukrayna arasındaki kara savaşı, neredeyse sadece Ukrayna topraklarında yaşanan bir çatışmadan, artık her iki ülkenin yasal devlet topraklarında yaşanan bir savaşa dönüşmüş oldu. Bu değişim Kremlin adın şimdiden bir utanç kaynağı ve dikkat dağıtıcı bir unsur haline geldi. Eğer Ukrayna’nın Rusya’ya ilerleyişi kısa süreli bir olaydan daha fazlası haline gelir ise Kiev’in Rus topraklarında saldırı savaşına geçmesinin önemli stratejik ve muhtemelen paradigmatik sonuçlar doğuracaktır.
Altıncı olarak ve son olarak, Ukrayna’nın Rus topraklarına gerçekleştirdiği saldırının başarısı, Rus askeri doktrininin 2022’den bu yana nükleer silah kullanımına ilişkin açıklamalarının ve sık sık yaptığı sözlü tehditlerin önemi hakkında soru işaretleri yaratması oldu.
Kiev’in hızlı saldırısının ilk haftasında Moskova, nükleer tırmanış konusunda hiçbir uyarıda bulunmadı. Bunun yerine Federal Güvenlik Servisi’nin (FSB) komutası altında “terörle mücadele operasyonu” ilan etti ve böylece Ukrayna ordusunun Kursk Oblastı’na yaptığı derin saldırıyı sıradan bir ulusal güvenlik tehdidine indirgedi.
Moskova için yeni Ukrayna stratejisi, şu anki sınırlı başarılarına rağmen, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yayılmacı savaşının planlanmasını, yürütülmesini ve sunulmasını zora sokuyor.
Son gelişmeler ışığında Rusya’nın Ukrayna’dan ziyade kendi topraklarında daha fazla asker bulundurma ve konuşlandırması gerekecek. Kursk saldırısını ve Ukrayna’nın Rus topraklarına yönelik gelecekteki olası saldırılarını tersine çevirmek, önlemek ve caydırmak Rusya Genelkurmayı için yeni bir stratejik öncelik haline geldiğinde de şüphe yok.
Daha önce Rus ordusu Moldova, Gürcistan, Suriye, Ukrayna ya da diğer ülkelerde yabancı topraklarda savaşmaya odaklanmıştı. Rus ordusunun bu münhasıran saldırgan, müdahaleci ya da irredentist dönemi artık sona erme aşamasında. Bunun yerini, eski Sovyet coğrafyasında ve başka yerlerde müdahalelere devam ederken meşru Rus devlet topraklarını savunma gibi yeni bir görev alıyor.
Kiev için Kursk Oblastı’na yapılan saldırı kısmen de olsa Ukrayna’ya saldıracak, yakıp yıkacak ve terör estirecek olan Rus birliklerini oyalamaya yönelik bir hamle kimliği taşıyor. Kiev’in ilerleyişi, Kremlin’in siyasi itibarını, propaganda stratejisini ve enformasyon politikasını hem Rus halkı hem de Batı ve ötesindeki uluslararası toplum nezdinde ciddi şekilde sarsmış durumda.
Kiev, Ukrayna’nın Rus topraklarındaki başarısına yol açan çeşitli Rus idari ihmallerinin, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in özellikle Rus siyasi eliti ve dünya çapındaki Rus yanlısı gruplar arasındaki konumunu sorunlu hale getireceğini umuyor. Putin’e verilen desteğin büyük bir kısmı, Putinizme duyulan gerçek bir çekimden ya da NATO’nun genişlemesi, “Ukrayna faşizmi” ya da Batı’nın yıkıcılığı gibi Rus söylemlerine duyulan inançtan değil, Putin’in acımasız iç ve dış politikalarının görünürdeki başarısına duyulan alaycı saygıdan kaynaklanıyor. Fakat Ukrayna’nın Rusya topraklarına beklenmedik derecede derin ve şu ana kadar başarılı bir şekilde girmesi, bu kitleler arasında ciddi çözülmelere kapı aralamış durumda.
Ukrayna’nın saldırısının başarısı Rusya’nın stratejik beceriksizliğini, idari eksikliklerini ve maddi yetersizliklerini bir kez daha gözler önüne serdi. Söz konusu zafiyetler 2022’de, ilkbaharda Kiev’e yapılan başarısız Rus saldırısı ve Sonbaharda Harkiv ve Herson bölgelerinde Ukrayna’nın başarılı karşı saldırıları sırasında belirginleşmişti. Ukrayna’nın mevcut operasyonu, Rusya’nın sözde yenilmezliği ve üstünlüğü söyleminin altını bir kez daha oydu.
Ukrayna’nın savaştaki takındığı yeni tavır, Rus saldırganlığına bir tepkiden ziyade, Kiev’in büyük ölçüde savunmaya yönelik mücadelesinde on yıldır yetersiz kalan küresel desteğin de bir sonucu. Irak’ın 1990’da Kuveyt’i ilhakı, uluslararası bir koalisyon tarafından bir yıl içinde tersine çevrilmişti. 1990’larda Sırbistan’ın irredentizmi NATO güçleri tarafından bastırılmıştı. Buna karşılık, Rusya’nın Mart 2014’te Kırım’ı ilhak etmesi ve Temmuz 2014’te Malezya Havayolları’na ait MH-17 sefer sayılı uçağın düşürülmesi gibi provokasyonlara rağmen Ukrayna’ya verilen uluslararası destek sadece dolaylı değil aynı zamanda yavaş ve yetersiz kaldı.
Batı’nın Rusya’ya yönelik ekonomik yaptırımları ve Ukrayna’ya yönelik askeri desteği 2022’den bu yana daha önemli hale geldi. Ancak bunlar Ukrayna’nın topraklarını, vatandaşlarını ve altyapısını Rus saldırılarından korumada yetersiz kaldı. Daha da kötüsü, Batı’daki ve “Küresel Güney” olarak adlandırılan ülkelerdeki birçok özel şirket, saldırganla doğrudan veya dolaylı ticaret yaparak Rusya’nın savaşını körüklemeye devam ediyor.
Batı’nın Ukrayna’nın savunmasını destekleme kararları yavaş, tereddütlü ve gönülsüz oldu. Buna karşılık, Rusya’nın geniş çaplı işgali sırasında iki buçuk yıl süren yoğun çatışma ve acıların ardından Kiev şimdi savaşın karakterini ve bağlamını temelden değiştirmeye çalışıyor.
Son saldırının sonucu ne olursa olsun Kiev, savaşın gelişiminin ve sonucunun belirsizliğini koruduğunu ve Rusya’nın tartışılmaz hakimiyeti varsayımının yanıltıcı olduğunu uluslararası kamuoyuna göstermek için çeşitli araçlar kullanmaya devam edecektir.
Ukrayna’nın stratejisinin bir diğer amacı ise Kremlin ile toprak meseleleri üzerine gelecekte yapılacak olası müzakereleri yeniden çerçevelendirmek. Örneğin, yaklaşan çok taraflı görüşmelerde, muhtemelen İsviçre Zirvesi’ni takiben ikinci bir uluslararası barış konferansı sırasında, Kiev yeni bir yaklaşım benimseyebilir. Ukrayna yönetimi ahlaki, normatif ve hukuki argümanları ileri sürmeye devam etmenin yanı sıra ele geçirilen Rus topraklarının ilhak edilen Ukrayna topraklarıyla takas edilmesini önerebilir.
Elbette Kiev’in yeni yaklaşımı hem Ukrayna hem de uluslararası güvenlik açısından pek çok risk taşıyor.
Ukrayna’nın 2014’ten bu yana sınırlarını eski haline getirme çabalarına yeterli uluslararası desteğin verilmemesi ve Rusya ile devam eden büyük ölçekli ticaret, Kiev’in savunmacı bir tutumdan saldırgan bir tutuma geçmesine neden oldu.
Ukrayna’nın Kursk’taki mevcut operasyonunun sonucu ne olursa olsun, Rusya ile temasının tüm çevresi boyunca ve müttefikleri, ajanları ve vekilleri arasındaki zayıf noktaları kullanmaya devam edeceğe benziyor. Rusya’nın, Ukrayna ile olan sınırını güçlendirmek için yatırım yapması ve Ukrayna’nın doğusu ve güneyinin ötesindeki diğer savaş alanlarına daha fazla dikkat etmesi gerekecek. Ukrayna’nın Rus topraklarına girmesi hem Rusya içinde hem de dünya genelinde algıları zorlamaktadır.